BALIKESİR İLİ EĞİTİM TARİHÇESİ. İLMİYE ÖĞRETİMİ
Osmanlı İmparatorluğu’nda, özellikle Fatih Sultan Mehmet’den
itibaren başlayan eğitim ve öğretimin tekkelerden alınarak medreselere
yönlendirilmesinden sonra tüm İmparatorlukda olduğu gibi Balıkesir İli bölgesindede,
örgün öğretim için medrese ve benzeri okullaşma hızla gelişmeye başlamıştır.
Tüm öğretim ve eğitim görevleri Tekke ve Zaviyeler’de iken Balıkesir
bölgesinde ilk açılan Medreseler, Yıldırım Beyazıt Han tarafından Balıkesir
Merkezde yaptırılan Yıldırım Beyazıt Medresesi(Eski Cami Medresesi) ile Edremit
Körfezi’ ndeki Baba Burnu/Kızılca Tuzla’da Sultan I nci Murat tarafından yaptırılan ve içinde Cami, Medrese, Hamam bulunan Hüdavendigar Külliyesi'dir.
Tuzla Köyü'deki Murat Hüdavendigar Külliyesi
Tuzla Köyü'deki Murat Hüdavendigar Külliyesi
Osmanlı’da eğitim, öğretim tek bir eğitim düşüncesi olan
Sunni mezhebin Hanefi kolu öğretimi şeklindedir ve katı bir uygulamaya
yöneliktir. Devletin dini Hanefi İslam olarak kabul edilmiştir ve eğitimde
Sunni/Hanefi merkezlidir.
Genellikle Türkmen Aristokrasisi ve halkının mensup olduğu Şiilik Mezhebi adeta yok sayılmış, Şiiliğin bir kolu sayılabilecek olan Alevi halkı, Türkmen Beyleri, Babalar en ağır dille küçümsenmiş, akla gelmiyecek şekilde hakarete maruz bırakılmış, dünyaya hakim olmaya çalışan bir Osmanlı İmparatorluğu, Türk’lüğünü hiç kaybetmemiş, uydurma Sunni hadislere inanarak özünden taviz vermemiş ve Araplaşmamış, kendi soyundan olan Alevi halkına resmen düşman kesilmiştir.
Öyleki bu düşmanlık ve asimile politikası, küçümseme, aşağılama şeklinde Osmanlı’nın yıkılışına kadar sürmüş, Cumhuriyet’ten sonrada bu tutum ve davranışlar günümüze kadar aynen devam etmiştir.
Genellikle Türkmen Aristokrasisi ve halkının mensup olduğu Şiilik Mezhebi adeta yok sayılmış, Şiiliğin bir kolu sayılabilecek olan Alevi halkı, Türkmen Beyleri, Babalar en ağır dille küçümsenmiş, akla gelmiyecek şekilde hakarete maruz bırakılmış, dünyaya hakim olmaya çalışan bir Osmanlı İmparatorluğu, Türk’lüğünü hiç kaybetmemiş, uydurma Sunni hadislere inanarak özünden taviz vermemiş ve Araplaşmamış, kendi soyundan olan Alevi halkına resmen düşman kesilmiştir.
Öyleki bu düşmanlık ve asimile politikası, küçümseme, aşağılama şeklinde Osmanlı’nın yıkılışına kadar sürmüş, Cumhuriyet’ten sonrada bu tutum ve davranışlar günümüze kadar aynen devam etmiştir.
Türk’lüğün, Anadolu Halkının esamesinin dahi geçmediği
sadece Sunni İslam öğretisi üzerine kurulu ve ilmiye sınıfının yetişmesi için
faaliyet gösteren eğitim- öğretim kurumları üç ayrı boyutta gelişmiştir :
1. Saray çevresindeki Enderun merkezlerinde,
2. Medreselerde,
3. Sıbyan Mekteplerinde.
ENDERUN
Genelde Padişaha en iyi hizmet verecek, mülklerinin
yönetiminde görevlendirilecek kulları Enderun
eğitim merkezlerinde yetiştirilir ve buraya alınacak öğrenciler ise
Acemioğlanlar Ocağı’ndan seçilir.
Bilindiği gibi Acemioğlanlar Ocağı, gayrimüslim ailelerden
gönüllü veya zoraki olarak getirilen yada esir pazarlarından satın alınan
çocukların barındığı mekanlardır.
Enderun eğitim merkezleri sadece, Padişahın ikamet ettiği
yerler olan İstanbul ve Edirne’de saray içinde yada çevresinde faaliyet
gösterdiği için Balıkesir’de dahil olmak üzere ülkenin başka hiçbir yerinde
Enderun bulunmaz.
MEDRESELER
Osmanlı’da esas eğitim ve öğretim Medreseler’de
yapılmaktadır ve Medreselerin günümüzdeki okul karşılığı yüksek okul olmasına
rağmen, kendi içinde birtakım gruba ve kademelere ayrılır.
Medresenin kim tarafından kurulduğu, müderrisinin rütbe ve
ehliyet durumu kademeleri oluşturur ve padişahın kurduğu medrese en yüksek
mertebeli medrese sayılır.
En aşağı kademe medreseler 20 lik,40 lık(Düşük mertebeli),
60 lık (Orta mertebeli) ve 80-100 olarak (Yüksek mertebeli)devam eder.
Balıkesir İli’nde (Karesi Eyaleti) 1907 yılı salnamesine
göre 45 medresenin faaliyet gösterdiği ve bu medreselerde 1030 öğrencinin
öğrenim gördüğü belirtilmektedir. Bunlardan 15 adet medrese Balıkesir merkezde,
11 adet Edremit’de, 4 adet Bigadiç’de ve Burhaniye- Dursunbey- Sındırgı’da 3 er
adet, Gönen- İvrindi- Kepsut- Gömeç’de ise 1 er adet medrese bulunmaktadır.
Bu medreselerin tamamı düşük mertebelidir, sadece Yıldırım
Beyazıt Medresesi 60 lı mertebeye kadar çıkabilmiş ve orta medrese olarak
adlandırılmıştır.
Bundan dolayı Balıkesir medreselerindeki kademe ilerlemesini
tamamlayan öğrenciler daha üst seviyede eğitim almak isterlerlerse Bursa yada
İstanbul’da bulunan orta ve yüksek mertebedeki medreselere gitmek zorunda
kalmaktaydılar.
Balıkesir Merkezde bulunan önemli Medrese ve Müderrisleri :
YILDIRIM BEYAZIT Medresesi :
Balıkesir’de ilk açılan medresedir ve 1389 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. Hisariçi Mah.deki Yıldırım Cami avlusunda bulunan ve 1901 yılındaki öğrenci sayısı 109 olan 12 odalı medrese Balıkesir’deki en yüksek mertebeli okul unvanını taşımaktadır.
Balıkesir’de ilk açılan medresedir ve 1389 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. Hisariçi Mah.deki Yıldırım Cami avlusunda bulunan ve 1901 yılındaki öğrenci sayısı 109 olan 12 odalı medrese Balıkesir’deki en yüksek mertebeli okul unvanını taşımaktadır.
Medresenin Müderrisleri arasında: Karamani Mehmet Bey, Lütfi
Çelebi, Yağcılarlı Ali, Molla Bedrettin Mahmut ve Hafız Ali tanınmış
isimlerdir.
ALAYBEYİ Medresesi : 1694 Yılında Sancak Beyi Alişan Bey
adına, kızı Fatma Hatur tarafından yaptırılan ve şimdiki 6 Eylül İlkokulu’nun
bulunduğu yerde faaliyet gösteren Medrese, Balıkesir’in en yüksek 2 nci
mertebesinde olan bir okuldur. 1901 Yılında 112 öğrencisi bulunan medresenin
Müderrisleri arasında : Ali Şuuri Efendi, Kadı Zade Hacı Mustafa Efendi ve Doğanlarlı
İsmail Efendi tanınmış isimlerdir.
HACI KAYA Medresesi :
Karesi (Eski Mustafa Fakih) Mah.deki Hacı Kaya Cami avlusunda bulunan medrese 1863 yılında Hacı Kaya Efendi tarafından yaptırılmıştır. 1901 yılındaki öğrenci sayısı 28 olan medresenin müderrisleri arasında : Ahmet Efendi, Hafız Hüseyin Efendi tanınmış isimlerdir.
Karesi (Eski Mustafa Fakih) Mah.deki Hacı Kaya Cami avlusunda bulunan medrese 1863 yılında Hacı Kaya Efendi tarafından yaptırılmıştır. 1901 yılındaki öğrenci sayısı 28 olan medresenin müderrisleri arasında : Ahmet Efendi, Hafız Hüseyin Efendi tanınmış isimlerdir.
DEMİRLİ Medrese : Hasanbaba Çarşısı’nın Hale bakan
tarafında 1583 yılında Bostancı Çavuş tarafından yaptırılan medresenin 1901
yılındaki öğrenci sayısı 30 dur. Bahçe duvarları üstünde bulunan gösterişli
demir parmaklıklar yüzünden Demirli Medrese adı verilen okulun son Müderrisi
Müftü Sadık Efendi’dir.
MEVLEVİHANE Medresesi : 1630Yılında şimdiki hal binası
yerinde, Saruhan Sancak Beyi Balıkesir’li İlyas Paşa tarafından Mevlevihane
olarak yaptırılan binası, İlyas Paşa’nın disiplinsizliği ve devlete kafa
tutması gibi nedenlerle, Sultan IV.Murat tarafından 1632 de kellesi
alındığından, uzun zaman boş kalmış, harabeye dönmüş durumda iken, 1700 lerin
sonuna doğru zamanın ulemalarından Mehmet Efendi tarafından vakfiyesi kurulmuş
ve onarımı yapılarak Mevlevihane Medresesi adıyla öğretime başlamıştır. İlk
Müderrisi Hacı Ahmet Efendi olmuş, arkasından 1886 yılına kadar oğlu ve
torunları müderrislik yapmış, en son müderrisler ise Ahmet ve İbrahim
Efendiler’dir. 1901 Yılındaki öğrenci sayısı ise 67 dir.
DARÜ’N NAFİA Medresesi : 12.Mayıs.1861 Tarihinde bugünkü
Ali Şuuri İlkokulu’nun yerinde Koca Müftü Ali Şuuri Bey tarafından kurulmuştur.
Yararlı Ev anlamına gelen ismi ve yanında yapılan kütüphanesi, medreselerdeki
eğitimin yeni bir çizgiye doğru yönlendirildiğini göstermektedir.
1897 Depreminde yıkılan ve 1906 yılında Kadı Abdulhalim
tarafından yeniden yaptırılan medrese 1919 yılına kadar Yeni Medrese adıyla,
1919 dan 1923 e kadarda Dar’ül Hilafe-tül Aliye adıyla öğretime devam etmiştir.
Müderrisleri arasında Hafız Abdullah(Melek Hoca), Muharrem
Hasbi Efendi, Kasap Zade Hafız Hüseyin Efendi ve Gamsız Zade Hafız Efendi
tanınmış isimlerdir.
Bunlardan başka 1923 yılına kadar Balıkesir Merkezde
faaliyet gösteren medreseler şöyle sıralanabilir :
Hisariçi Mah.de: Keşkekzade- Tevfikiye- Hoca Sinan- İbrahim
Bey ; Karaoğlan Mah.de: İğneci(İnebey); Hacıilbey Mah.de : Hacı Halil Efendi ; Dumlupınar
Mah.de : Hacı Ali- İncirlioğlu- Hacı Yahya efendi ; Hacı İsmail Mah.de :Hoca
Kuyu Medreseleri.
SIBYAN MEKTEPLERİ
Osmanlı’da Sıbyan Mektepleri, günümüz kuran kurslarına
benzemektedir. Amaçda, öğretim şeklide hemen hemen aynıdır(İkisinde de öğretim
cami hocalarınca verilir) ve Sunni İslam öğretisinin çocuk yaşta iken halka
aşılanması ve bu sayede güçlendirilmiş dini duygularla padişah ve devleti
alieyeye bağlılığın pekiştirilmesi dir.
Yine günümüze indirgersek, kuran kursları ve imam hatip
öğretileriyle, halkın adeta beynine kazınan Sunni İslam felsefesi ve uydurma
hadisleri sayesinde devletin birlik ve bütünlüğünü korumanın yanında
muhafazakar ve İslam referanslı partilere oy potansiyeli sağlamaktır esas amaç.
Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki farkın sadece, padişahın yerini
İslam referanslı partilerin almasıdır.
Çok partili sisteme geçiş tarihi olan 1950 yılından itibaren
sözde demokrasi yutturmacasıyla tüm iktidarların, islamı taban olarak gören
sağcı parti egemenliğinde olması bu durumu açıkca göstermektedir.
Keza Padişah II nci Mamut’un 1824 yılında ilk öğretimin
zorunlu olması hakkındaki fermanı ile günümüz sağcı parti liderlerinin
özellikle AKP nin ilköğretim hakkındaki görüş ve düşünceleri arasında hiçbir
fark olmadığı alenen görülmektedir.
II.Mahmut, ferman gerekçesinde, Müslüman’ım diyen herkesin
evvela İslam’ın şartlarını ve akidelerini bilmesi gerektiğini söylerken,
günümüzde de aynı anlamda gerekçeler ortaya sürülmektedir.
Her ikisindede amaç insanın kendisini geliştirmek için doğal hakkı olan eğitim alma gibi modern bir düşünce yerine, ilim dindedir ve devletin dirliği ile birliği için herkesin İslamın akidelerini öğrenmesi gerektiği gibi geleneksel düşüncenin varolması ve sonuçta sorgulamasız, kayıtsız şartsız inanan, itaat eden bir neslin yetişmesidir.
Her ikisindede amaç insanın kendisini geliştirmek için doğal hakkı olan eğitim alma gibi modern bir düşünce yerine, ilim dindedir ve devletin dirliği ile birliği için herkesin İslamın akidelerini öğrenmesi gerektiği gibi geleneksel düşüncenin varolması ve sonuçta sorgulamasız, kayıtsız şartsız inanan, itaat eden bir neslin yetişmesidir.
Osmanlı’da Sıbyan Mektepleri genelde cami yanlarında, sokak
köşebaşlarında yada altı dükkan olan binalarda faaliyet gösterirdi. Mektebe
başlama yaşı Osmanlı’da mübarek sayılan 4 Yıl 4 Ay 4 Gün olarak tesbit
edilmişti ve öğretim, 7-8 yaşlarında sona ererdi. Mezun olma şartı ise Kuran’nın tam ve düzgün olarak
okunabilmesiydi.
Günümüz eğitiminde ısrarla dayatılan 4+4+4 ucubesinin
kökeninde bu mübarek rakamların bulunması muhtemeldir. Çünkü ağızlarından düşürmedikleri
80 yıllık eziyetin bir parçasıda bu sıbyan mekteplerinin, modern okullara
dönüşmesi olsa gerek. Belliki iktidardaki partinin yönetim kadrosuna sahip olan
imam kökenli partililer, bırakın Cumhuriyet öncesini, Meşrutiyet öncesindeki bu
iptidai ortaçağ öğretim aşkını dahi bir türlü beyinlerinden silememişler.
Balıkesir Merkezde 1590 yılından sonra kurulan ve kayda
geçen toplam 25 adet Mektep ve Muallimhane ismi altında Sıbyan Mektebi
bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder