ON BİN YILLIK BİR GEÇMİŞE SAHİP İL BALIKESİR
Balıkesir bölgesinin yerleşim alanı olarak seçilmesi Antik
Çağ’dan çok daha önceleri MÖ.8000 yıllarında gerçekleşmiştir. Yörenin muhtelif
yerlerindeki kazılarda çıkan buluntular insanların bu tarihlerde yerleşmeye
başladıklarını göstermektedir.
Havran İlçesi’ne 8 km.uzaklıktaki İnboğazı mağaralarında ve
kazılarda Paleolitik, Neolitik ve Kalkolitik zamanlarından kalma bir çok
kalıntı bulunmuş, yine Ayvalık-Dikili yolu üzerindeki Kaymak Tepe’de Bakır
Çağ’ına ait kalıntılar; Babaköy(Başpınar) kazılarında, Yortan Mezarlığı’nda
aynı zamana ait kalıntılar ve yerleşim yerleri bulunmuştur.
Bu yerleşim yerlerinden ilki sayılan şehir Agiros (Achiraus)
adıyla anılır.
Uzun bir tarihi geçmişe sahip olan Balıkesir
Bölgesi 5 dönem içinde incelenebilir :
Bölgesi 5 dönem içinde incelenebilir :
1 Antik Çağ Dönemi
2 Roma ve Bizanz Dönemi
3 Selçuklular Dönemi
4 Karesi Beylik Dönemi
5 Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi
ANTİK ÇAĞ ZAMANLARI:
Antik ve yakın Antik çağ dönemlerinde, zamanla bölgenin
sınırları değişime uğramış olsada Misya bölgesinin sınırları; doğuda Atranos
Nehri, kuzeyde Marmara Denizi, batıda Çanakkale Boğazı ve Ege Denizi olmak
üzere, güneyde Lidya sınırındaki Bergama (Pergam) ya kadar uzanmaktadır.
Misya iki bölgeye ayrılmıştır, bunlar :
Küçük Misya : Kuzeyde Bandırma ve Gönen’den başlayan ve
Marmara sahil kentlerinden Çanakkale Boğazına kadar olan bölge,
Büyük Misya : Küçük Misya’nın güneyindeki Edremit, Balya,
Behramkale’den başlayan ve güneye doğru Bergama ve Balıkesir’ide içine alan,
doğuda Dursunbey dahil oldukça geniş bir alanı kaplayan bölge.
MÖ.3000 yıllarında bölgeye yerleşmeye gelen Pelasg soyundan
gelen halk, bölgede koloniler halinde yaşamlarını sürdüren “Bitinyalılar” ı
yenerek Misya’ya hakim olmuşlar ve bu hakimiyetleri, MÖ.1120 lerde bölgeye
gelen Hititler’e yenilerek, Hitit hakimiyetine kadar devam etmiştir.
Hitit yenilgisi ve egemenliğinden sonra Misyalılar hiçbir
zaman bağımsız bir devlet olarak yaşamayı başaramamışlar, Hititler’den sonra
sırasıyla, Truva Savaşının ardından Troya ve daha sonraları Lidya, Ahameniş İmparatorluğu, Büyük İskender
(Makedonya Krallığı), Bergama Krallığı, Roma İmparatorluğu, Doğu Roma
İmparatorluğu(Bizans), Anadolu Selçuklu Devleti, Karesi Beyliği, Osmanlı
İmparatorluğu egemenlikleri altında kalmış ve son olarak bölge, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti sınırları içine dahil olmuştur.
ROMA ve BİZANS DÖNEMİ :
Misyalılar, Bergama Krallığı hakimiyetinde iken, Bergama
Kralı III.Attalos’un vasiyeti üzerine MÖ.133 yılında Roma İmparatorluğu
egemenliğine girmiştir.
Romalılar bu bölgede “Asya Eyaleti” adlı bir eyalet kurarak
Misya’nın büyük bir bölümünü ve daha sonrada tamamını bu eyalete bağlamışlardır.
MS.395 Yılında Roma İmparatorluğunun Doğu ve Batı olmak
üzere ikiye bölünüşüne kadar, Romalılar Misya’yı baskı altında tutmuş, halkına
köle muamelesi yapmış ve ağır vergilerle sömürmüştür.
Bu bölünme sonucunda Misya, tüm Anadolu toprakları gibi yeni
kurulan ve Bizans adıylada bilinen Doğu Roma İmparatorluğu egemenliğine
girmiştir.
Bu arada Misya bölgesi, İstanbul’u ikinci defa kuşatmak için
Suriye üzerinden gelen saldırgan Araplar’ın da saldırısına maruz
kalmıştır.(716-718)
İstanbul kuşatmasında başarısız olan bu saldırganlar
savunmasız Misya kentlerinden Bergama ve Edremit Bölgelerini yağmalayıp
gitmişlerdir.
SELÇUKLULAR DÖNEMİ:
1015 Yılından itibaren Doğu Anadolu üzerinden gelen Selçuklu
Türk akıncı birlikleri, Bizans egemenliğindeki Anadolu’nun doğu kesiminde yavaş
yavaş yerleşmeye başlamışlar, Pasinler’de zayıf Bizans kuvvetlerini yendikten
sonra (1048) ise bu akınlar dahada hızlanmış ve esas büyük akın Malazgirt
yöresinden gelmiş ve Burada karşılaştıkları Bizans kuvvetleriyle yapılan Malazgit
Meydan Savaşını (1071) kazanan Selçuklu Türkleri, Anadolu içlerine doğru
ilerlemeye ve yerleşmeye başlamışlardır.
Önüne çıkan küçük Bizans kuvvetlerini dağıtarak ilerliyen
Selçuklular 4 yıl gibi kısa bir zaman içinde İznik’e kadar gelmiş ve burada Anadolu Selçuklu
Devleti’nin temelini atmışlardır.(1075)
Selçuklu Türkleri’nin Misya ile ilişkileri bu tarihten sonra
başlar. 1076 Yılında ilk ilhak, Şah Kutalmışoğlu Süleyman tarafından Misya
Bölgesindeki Sizik ve Edincik kentlerinin alınışıdır.
Süleyman Şah’ın intihar ederek ölmesinin ardından Devletin
başına geçen Vezir Ebu’l Kasım, Sizik Şehrini üst olarak kullanarak tüm Marmara
sahilini hakimiyet altına almış isede sık sık devam eden kent çatışmalarında
şehirler birkaç kez el değiştirmiştir.
Ebu’l-Kasım’dan sonra
Selçuklu Sultanı olan 1.Kılıç Arslan, kayınpederi olan İzmir Beyi Caka
Bey ile işbirliği yaparak Marmara sahilleri dahil Edremit ve Çanakkale
Boğazı’ndaki Abydos’a kadar olan bölge ile Midilli ve Sakız Adalarını hakimiyet altına almıştır.
Kılıç Arslan’ın 1107 yılında ölümünün ardından Türk
Birlikleri Batı Anadolu’dan geri çekilmek zorunda kalmış ve bölge tekrar Bizans
hakimiyetine geçmiş isede, bölgede kalan yerleşik Türkmenler’le
Bizanslılar devamlı çatışma içinde
kalmıştır.
1206 Yılında Eskişehir ovasında yerleşik bulunan 100 bini
aşkın Türkmen’in bir bölümü grup grup bölgeye gelerek yerleşmeye başlamış,
azınlıkta kalan Bizanslılar ise bölgeyi terk etmiştir.
Artık bir Türken bölgesi durumuna gelen Misya’ya 1280
yıllarında, başlarında Germiyanoğlu Yakup Bey, Danişmend soyundan Kalemşah Bey
ve oğlu Karesi Bey’in bulunduğu büyük bir Türkmen grubu gelip yerleşmiştir.
KARESİ BEYLİĞİ DÖNEMİ :
1280 Yıllarında bölgeye gelen Kara İsa adıyla da bilinen
Karesi Bey, burada Karesi Beyliği’ni kurmuş, 1296-97 yıllarında Germiyan
kuvvetlerinin de yardımıyla
güneyde çok büyük bir alanı kaplayan Büyük Misya bölgesini
(Bergama dışındaki) eline geçirmiş ve beylik sınırlarını genişletmiştir.
1300 yıllarında Tüm Misya toprakları,
Erdek-Biga-Edremit-Çanakkale ve Bergama hariç Karesi Beyliği egemenliği altına
girmiştir.
Karesi Bey’in ölümünden sonra (Ölüm tarihi kesin olarak
bilinmemekle beraber 1220-1230 yılları arası tahmin edilmektedir) yerine oğlu
Aclan Bey, Aclan Bey’den sonrada onun çocukları Demirhan Bey Balıkesir’de,
Yahşi Bey Bergama yöresinde ve Dursun Bey’de Dursunbey yöresinde Karesi
Beyliği’ni yönetmeye başlamış iselerde,
kardeşler arasındaki çekememezlik ve geçimsizlik Beyliğin zayıflamasına yol
açmıştır.
Özellikle Balıkesir yöresinin yönetimini üstlenen Demirhan
Bey halka kötü muamele etmekte, şehrin ileri gelenleriylede bir türlü ilişki
kuramamakta dolayısıyla halk arasında huzursuzluk artmaktadır.
Karesi Beyliği bu durumda iken, komşu Osmanoğulları Beyliği
Orhan Gazi liderliğinde devamlı gelişme götsermekte ve Bursa dolaylarında bir
devlet kurma aşamasındadır.
Kardeşlerden Dursun Bey’inde Orhan Gazi ile arası çok iyidir
ve zamanının çoğunuda Orhan Gazi’nin yanında geçirir.
Balıkesir yöresi ileri gelenleri, Beylikteki bu huzursuzluk
ve idari zafiyetin birliğin dağılmasına neden olacağı düşüncesiyle, gerekli
yardımın yapılması için, Dursun Bey aracılığı ile Orhan Gazi’yi Beyliğe davet
ederler.
Orhan Gazi ve erkanı Balıkesir’e geldiğinde başına
geleceklerden çekinen Demirhan Bey Bergama’ya kaçar.
Şehrin ileri gelenleri ve halktan seçilen bir heyetle Orhan
Gazi arasında yapılan görüşmelerde, Karesi Beyliği ile Osmanoğulları Beyliğinin
birleştirilmesine, daha doğrusu, Karesi’nin Osmanlı’ya katılmasına karar verilir.(1345)
OSMANLI ve CUMHURİYET DÖNEMİ :
Karesi Beyliğinin Osmanlı’la katılmasının ardından son
olarak Çanakkale yöreside ele geçirilir ve böylece tüm Misya toprakları Osmanlı
egemenliği altına girmiş olur.(1361)
Diğer taraftan bu katılım, ileride güçlü bir devlet haline
gelecek olan ve henüz devlet olma aşamasında bulunan Osmanlılar için askeri ve
siyasi genişleme açısından önemli bir adım olmuştur.
Karesi, Osmanlı toprakları içinde devamlı müstakil Sancak
olarak kalmış ve Sancak Beylerince idare edilmiştir.
Osmanlı dönemine gelindiğinde, gerek arazi yapısı, gerek
tarıma elverişli iklimi ve gerekse iki ayrı denizde kıyısı bulunması sebebiyle
Türkmenlerin yerleşim alanı olarak tercih ettiği Misya bölgesi, hemen hemen halkının
tamamıTürkmenlerden oluşan bir bölge haline gelmiştir.
1 nci Dünya Savaşı yenilgisinden sonra Batı Anadolu’yu işgal
etmek üzere 15.Mayıs.1919 günü İzmir’e çıkan Yunanlılar iç bölgelere ilerlemeye
başladıklarında, bu haberi alan Balıkesir ileri gelenleri 18.Mayıs günü Alaca
Mescit’de toplanarak Vehbi Bey(Bolak) önderliğinde 41 kişiden oluşan “Balıkesir
Redd-i İlhak Cemiyeti” kurulmuştur.
Cemiyet daha sonraları işgal konusunda kongreler düzenlemiş
ve 16-22.Eylül günlerinde düzenlenen kongrede “Kuva-yi Milliye” birliklerinin
kurulması kararı alınmış ve gerekli çalışmalara başlanmıştır.
Anadolu içlerine doğru hızla hareket eden Yunan birlikleri
22.Haziran.1920 de Akhisar ve Soma’yı, 30.Haziran.1920 de de Balıkesir ve
Bigadiç’i işgal etmişler ve işgal 6.Eylül.1922 tarihine kadar devam etmiştir.
6.Eylül de Yunanlıların bölgeyi terk etmesiyle, Balıkesir ve
bölgesi özgürlüğüne kavuşmuştur. Her yıl 6.Eylül günü Balıkesir’in kurtuluş
günü olarak şenlikler içinde kutlanır.
29.Ekim.1923 de Cumhuriyet kurulduğunda tüm Sancaklar gibi
Karesi Sancağı’da Karesi İl’ine dönüştürülmüş, 24.Ekim.1926 tarihinde ise ismi
Balıkesir olarak değiştirilmiştir.
-->
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder